Google Analytics İzleme

07 Mayıs 2011

Bir Kitaptan Latif Notlar...(*)

Devletin çatısına can ve ruh veren halktır, millettir. Devletin amacı insanları sadece bir araya getirmek değil, onları güvenle bir arada ve iyi yaşamaları için gerekli maddi, manevi sosyal alt yapıyı, adaleti, eğitimi ve emniyeti sağlamaktır.

 

Fransız Mareşali Lyautay bir gün bahçıvanına, bahçeye muayyen bir ağaç dikmesini söyledi. Bahçıvan, mareşalin istediği ağacın ancak yüz senede olgunlaşacağını söyleyerek, itiraz etmek istedi. Mareşal Lyautay, bunun üzerine, ‘’ o halde, kaybedecek hiç vaktimiz yok.’’ dedi. ‘’ağacı bugün dik’’

 

Her devlet hiç vakit geçirmeden varlığını güçlendirmeli.

 

Devletin amacı, sadece vergi toplamak değildir. Hizmet üretmektir. Vergileri de, bu hizmetlerin üretilmesinde kullanmaktır. Milletin gücünü zorlayarak vergi toplamak ne kadar yanlış ise, toplanan vergileri israf etmek de o kadar yanlıştır.

 

Bir gece bir yerde demiryolu ile karayolu geçidinde bir kaza vukua geliyor. Demiryolu aleyhine dava açılıyor. Demiryolu avukatı, demiryolu kavşağının bekçisine soruyor;

 

‘’Kazanın vukuundan siz vazifenizin başında mıydınız?’’

‘’Evet.’’

‘’Feneriniz yanınızda mıydı?’’

‘’Evet, yanımdaydı efendim.’’

 

Hâkim herhangi bir ihmalsizlik görmediğinden, demiryolu bekçisinin suçsuz olduğu hükmüne varıyor. Bekçi ve demiryolunun avukatı beraberce mahkemeden çıkarlarken, bekçi avukata dönerek ‘’iyi ki’’ deyip, ekliyor ‘’karşı tarafın avukatı fenerin yanıp yanmadığını sormadı.’’

 

Çoğu devletler halktan istedikleri fedakârlıkları, kendi yönetimlerindeki bürokrasiden istememiştir. Devlet harcamalarını kısmadığı sürece, devlete olan güven zedelenir. Ekonominin tamiri zorlaşır. Devlet koruyucumudur, düzenleyicimidir, girişimcimidir, ayırt edilemez.

 

Saltanat hayatını sürdürebilmek için bazen Musa, bazen de Firavun rolünü üstlenen insanlara rast gelinir. Musa gibi konuşan, Firavun gibi iş yapan insanlar olamaz demek bile yanlış.

 

Devletin yeniden yapılanması doğru yönetimle, doğru yönetiminde doğru insanlardan oluşması ile mümkün olur. Yeni yapılanma zaman içinde ortaya çıkar. Reformu deformist zihniyetler ve yöneticiler yapamaz.

 

Değişimde, menfaat sahiplerini aşmanın yolları bulunmadıkça değişim gerçekleştirilemez. Bir büyük orkestrada bütün çalgı aletleri iyi çalışsa, ses verse, ahenk olsa dahi, şef elindeki çubuğa çok teknik ve ruhuyla yönlendirmeli. Birinin hatası hepsini berbat eder.

 

Her hali ve durumu göz önüne almak lazım.

 

Önemli bir devlet adamı, bir inek almak için çiftliğin birine gider, yaşlı çiftçiden satın almak istediği ineğin şeceresini, özelliklerini sorar. Çiftçi bilemez. İneğin ne kadar süt verdiğini, çıkan süt yağının miktarını sorar. Çiftçi yine bilemez. Sonra çiftçi şöyle der;

 

‘’Bu inek namuslu bir inektir. Kendisindeki bütün sütü size verecektir. Ona güvenin.’’

 

Bir misyoner olan Charles R. Watson’ın meslektaşlarına şunu önerdiği söyleniyor:

 

‘’misyonerlerin güvercinler gibi masum olması gerekiyor. Fakat buda onların yılanlar gibi kurnaz olmalarına engel değildir.’’

 

İnsanların farklılıklarını görüyoruz.

 

Bir toplumda nimetleri bir takım elit paylaşıyor, külfetleri fakirler, fukaralar, güçsüzler çekiyorsa ve o ülkede ne yapılması lazım geldiği tartışılmamış ve düşünülmemiş ise; o ülke gelişmemiş, oligarşi ile idare ediliyor demektir.

 

Kamu vicdanı tık tık atmalıdır. Kamunun hakkını savunuyor gözükerek, kamunun haklarını gasp etme fırsatlarını veya yetkilerini gözleyip, kollayanları tarihi seyir içinde her ülkede ve her yerde görebilirsiniz. Çalıp çırptıklarının günahlarından arınmak için, hayır kurumlarına bağışlar yapanları da araştırdığınızda ayırt edebilirsiniz.

 

Her bir birey devlet için kutsaldır. Her bir birey için devlet saygı değer bir varlıktır.

 

Abraham Lincoln başından geçen bir hikâyesini şöyle anlatıyor;

 

İş istemeye gelenlerin tavsiye mektuplarıyla birlikte gelmelerine çok kızardı. Bir keresinde, bu insanlardan bahsederken, havanın nasıl olacağını öğrenmek isteyen bir kraldan da bahsetmiş. Kral saray nazırına, hava nasıl olacak diye sorar. Nazır, iyi olacağını söyleyince, av partisi hazırlanır ve kral saray ekibi ile yola çıkar.

 

Yolda, eşeği üzerinde köyüne doğru yol alan bir köylüye rast gelirler. Köylü krala yağmur yağacağını söyledi. Kral gülüp, yoluna devam etti. Fakat çok geçmeden bardaktan boşalırcasına yağan yağmur kral ve maiyetindekileri sırılsıklam bırakmış. Kral sarayına döner dönmez, saray nazırını azletti. Yağmur yağacağını önceden söyleyen köylüyü huzuruna getirtti.

 

‘’Yağmur yağacağını nereden biliyordun?’’

‘’Ben bilmiyordum, haşmetim. Eşeğim biliyordu. Çünkü eşeğim, yağmurdan önce, kulağını daima yere doğru kor.’’

 

Kral köylüyü gönderdi ve eşeği saray nazırı yaptı.

 

Lincoln ‘’Ama kralın en büyük hatası bu oldu.’’ dedi.

‘’Çünkü o zamandan beri her eşek iş istiyor.’’ diye ekliyor.

 

Burada, işin ehline ve sahibine verilmesi hususunda bir yanlışlığın düzeltilmesi gerektiği vurgulanmış galiba.

 

Hz. Muhammed (S.) ''Kalpler Allah'ın kudret parmaklarından ikisi arasındadır. istediği gibi evirip, çevirir.''

 

Devlet sanatı sanatların en zorudur. 

 

Devlet idaresi zor iştir.

 

(*) - (Güçlü Devlet Yapısının Analizi. Dr. Mehmet Cavlı. Ankara Ticaret Odası Yayını. 2002)

 

Dr. Mehmet Cavlı  (dr.mehmetcavli@mynet.cavli)



Hiç yorum yok: