Türkiye genelinde 65 hizmet noktasıyla IT alanında hizmet veren Teknoser, büyüme hızıyla doğru orantılı olarak esnekliğini de artırıyor. Türkiye’nin organizasyonel davranış alanında uzmanlaşan az sayıdaki yöneticilerinden biri olan Teknoser Genel Müdürü Esra Öztezcan, iş dünyasının alışık olmadığı bir yönetim şekliyle başarısını sürekli artırırken, Türkiye’deki IT altyapısının ihtiyaçlarını da yakından takip ediyor.
Türkiye’deki IT sektörünün gelişimini ntvmsnbc’ye anlatan Öztezcan, artan hizmet kalitesi ve esneklik ile altyapının sürekli geliştiğini belirtirken, yerel firmaların beklediği kesin çözümün yabancı firmalarda yatmadığına dikkat çekti.

Organizasyonel davranışları analiz etmek çalışanın motivasyonu ve şirket kültürünün gelişmesinde ne gibi etkiler doğuruyor? Bu alanda uzman bir yönetici olarak organizasyonel davranışın önemini nasıl ifade edebilirsiniz?

İnsanı anlamakla başlıyor aslında her şey. Ve kendinizi her bir çalışanın yerine koymakla... Çalıştığımız şirketten neler bekleriz? Duygularımızı harekete geçiren sebepler nelerdir? Heyecan, korku, hırs bile olumluya çevrilebilir. Yeter ki her çalışana birey olarak kendisine saygı duyulduğunu, fikirlerine önem verildiğini, toplama faydasını hissettirebilelim.
Hepimiz fark edilmek, sesimizin duyulduğunu hissetmek istiyoruz. Ekibin ve başarının parçası olmak istiyoruz. Bunun için yapmamız gerekenlerin “doğru” tarifi önemli. Tanımlı beklenti, tanımlı hedef, doğru ve açık iletişim burada devreye giriyor. Bir süre sonra duyguları, tepkileri, heyecanları anlamaya ve her tanıştığınız insanda farklılıkları keşfetmeye çalışıyorsunuz. Bu yaklaşımın doğal refleks olduğu bir kültür yaratmak oluyor bütün hedefiniz.
Müşterilerimiz, çalışanlarımız, yöneticilerimiz, tedarikçilerimiz, rakiplerimiz tabii ki kurumlar ön planda, ama arka tarafta “insan” var. Bir eğitim fırsatım daha olsa, mutlaka psikoloji okurdum. İnsanı anlamak her şeyin başı ve maalesef en zoru.
Organizasyonel davranış da bu başlıklardan bir tanesi ve benim kendimi adadığım yönetim şekli. Davranışın nedenini çözmeden ilerlemek mümkün olmuyor. Daha verimli organizasyonel adımlar için “yaptım oldu” değil, “inandırdım,  ikna ettim, olacak” güvenini yaşamalıyız. Oldukça emek yoğun bir süreç bu.

Cisco ve Microsoft gibi önde gelen firmalarda yıllarca çalıştınız. Bugün Teknoser'in Genel Müdürü konumundasınız. Geride bıraktığınız süreçte sizi en çok zorlayan ve en çok tecrübe kazandıran basamaklar ne oldu?

Ben hep biriktirmeye odaklandım. Ne istediğim kadar ne istemediğimi de tanımladım. “Sürdürülebilir başarı” kavramı geliştirdim kendi kendime. Yani altyapı sağlam olmalı, aldığımız görevi nasıl yapacağız diye değil, nasıl daha iyisini başarabiliriz diye düşünüyor olacağız. Kendi sınırlarımızı zorladığımızda ortaya çıkan sonuç daha motive edici ve bir sonraki başarı için ümit verici oluyor. Her zorluk bizi daha da mücadeleci yapıyor, her başarı da bir sorumluluk getiriyor beraberinde. Bu bir paket, yalnızca “başarı” kısmını alayım diye bir şey yok. Zorluklar ve sorumluluklar bir sonraki adım için gerekli. Zaten gelişim de bunun sonucunda ortaya çıkıyor. Ben kendimi “emekçi” olarak tanımlıyorum. Hedefi belirledikten sonra, sabırla emek vermeye başlıyorum ve bir şeyi elde ettiğim gün etrafımdaki ortak görüşün “hak etti” olması için çalışıyorum aslında. Emek vermeden, zaman harcamadan, hatta zorluk yaşamadan gelen başarıların mutluluğu hep eksik benim için.
22 yıllık iş hayatına dönüp baktığımda tüm zorluklar için, acılar için tecrübeler için minnettarım diyebilirim. En çok zorlandığım konu ise hep aynı: hem bu kadar insan odaklı olup, hem de sonuç odaklı olmayı aynı anda başarmaya çalışmanın zorluğu.

‘SANAL GÜVENLİK FARKINDALIĞI ARTIYOR’

Teknoser, veri merkezlerinin bakımı gibi iş ortaklarının özelleştiği alanlarda da kendisini geliştiriyor. Yeni alanlara odaklanırken Teknoser'in şirket kültürü ve organizasyon yapısını korumayı nasıl başarıyorsunuz?

Aslında yeni alanlara yani sistem entegratör tarafına odaklanırken, hem organizasyon yapısını değiştirdik, hem de şirket kültürünü dönüştürüyoruz. Tabii ki hep daha iyiyi hedefliyoruz. Değişen iş modelleri ile birlikte tüm paydaşların “mutlu olma” tanımları da değişiyor. Her büyüyen şirket gibi biz de bir dönüşüm geçiriyoruz. Kolay olmuyor ama sonuçları ortada.

Türkiye'de Teknoser'in de fazlasıyla hizmet verdiği finans sektörü başta olmak üzere birçok sektörde firmalar yabancı şirketlerin IT hizmetlerini tercih ediyor. Teknoser'in IT alanında giderek güçlenmesi Türkiye'nin teknik bilgi açığını kapatmasına yardımcı oluyor diyebilir miyiz?

Yerel firmalara olan güven, sektörde son 5 yılda birkaç firmanın yaşadıkları dolayısıyla sarsılmıştı. Ancak müşterilerimiz bence yabancı firmaların da çözüm olmadığını gördü . Hizmet veren firmada aranan özelliklerin başında tabii ki hizmet kalitesi geliyor ama hemen arkasından da esneklik ve hız yer alıyor. Benim küresel firmalardan sonra yerel firmalarda çalışmaya başlayınca kendimi bulmamın ve keşfetmemin sebebidir bu. Hiçbir sürece müdahale edemediğiniz durumda gelişim ve düzelme mümkün olmuyor. Halbuki alınacak IT hizmetinin standartları dahilinde farklı farklı modelleri çıkarılabilir ve her müşteri kendi tarifini ortaya koyabilir. İşte buna cevap verebilmek önemli. Hem de hızla... 5 onay mekanizmasına gerek kalmadan iyileşmeye evet demekten bahsediyorum. Dozunda kurumsallık diyorum.
Teknoser belki de şu anda, Türkiye’nin en çok envantere hizmet veren IT şirketi. İşte bu büyüklük bizim enerjimizi ve esnekliğimizi almasın diye çalışıyorum. Finansal açıdan güçlü, EBİTDA’sına odaklanan, operasyonel verimlilik için sürekli kafa yoran yerel bir şirket her zaman tercih edilecektir. Biz müşterilerimizi daha iyi anlayan olacağız.

Teknoser güvenlik alanında da teknoloji danışmanlığı ve hizmetleri sunuyor. Kablosuz ağlar ve veri trafiğinin korunması konusunda Türk firmaların yeterince bilinçli olduğunu söyleyebilir misiniz? 

Mobilitenin yaygınlaşması ve kablosuz ağların yayılması ile firmalarda farkındalık zorunlu olarak oluşmaya başladı. Özellikle bankalarda ve holding yapılarında, NAC (Network Access Control) temelli sistemlerde artış gözleniyor. Önümüzdeki senelerde müşterilerimizin büyük bir kısmında kablolu ve kablosuz ağ güvenliği standart haline gelecektir.

POS sistemlerinin ardından Teknoser’in en çok çözüm sunduğu alanlar hangileri? Türkiye’deki IT yapısının güçlenmesiyle firmalar en çok hangi alanlarda yardım talep ediyor?

Özellikle kablosuz ağ yapılandırması, NAC, video konferans sistemleri, IP telefon projeleri, sanallaştırma, veri depolama sistemleri ve tüm bu çözümlerin hizmet tarafı (danışmanlık, kurulum ve bakım) odaklandığımız ve kendimizi geliştirdiğimiz alanlar. Hizmet tarafında dış kaynaklı personel ve saha bakım işleri müşterilerimizin bize en çok ihtiyaç duyduğu alanlar oluyor.

‘SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ TALKİP EDEN ŞİRKETLER KAZANACAK’

Türkiye'de girişimciler aşırı sabırsız; yöneticiler de minimum çalışan maksimum kar düşüncesini fazlasıyla yansıtıyor. Siz öne çıkan bir lider olarak Türkiye'nin girişimci-yönetici tablosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben her zaman sürdürülebilirlikten yanayım. Girişimci de, yönetici de kısa dönem hedefleri gerçekleştirmeye odaklanırsa, sürdürülebilirliği kim düşünecek? Yalnızca girişimciyi mutlu etmeye çalışan yönetici figürü maalesef çok yaygın. Ancak her iki tarafın rollerini ve karşılıklı beklentilerini  iyi tanımlayamadıkları durumda, sürdürülebilirliği riske atmadan kararlar alınabilir. Diğer sektörler hakkında bir şey söyleyemem, ama hizmet ağırlıklı IT firmalarında kısa dönemli bakış açıları ve yönetim tarzı tüm sistemi tehlikeye sokar. Bizim gibi yetkinlik seviyesi yüksek çalışan profillerle çözüm firmalarının girişimcileri de sabırsız olamaz, yöneticileri de minimum maliyet, maksimum kar diye düşünemez. Her iki taraf da bilir ki bu bir yatırım ve sabır işidir.

2012'nin ortasında Teknoser'in başına geçtiniz ve 2013'te koyduğunuz yüzde 70 büyüme, yüzde 130 olarak gerçekleşti. Kısa zamanda bu başarının elde edilmesindeki sır nedir?

Hayali doğru kurmak, hedefi doğru koymak, odaklanmak ve bunun bir takım işi olduğunu bilmek. Ve şans!

2015’e uzanan planları belirlemiş durumdasınız. Teknoser 2015 sonunda nasıl bir performans bekliyor?

Önce tabii 2014 var önümüzde. Çok zor bir yıl olacak ve beraberinde fırsatlar da sunuyor olacak. Ebitda bazında yüzde 40 büyüme hedefi koyduk bu yıl. Pazardaki değişimlere ve fırsatlara açık olup, anlık tepki üretebilmek üzere kuruyoruz 2014 stratejimizi.
2015 sonunda pazardaki Teknoser algısının: “ Etrafında yarattığı ekosistem ile tüm paydaşlarına en yenilikçi, esnek ve rekabetçi bilgi ve iletişim teknolojileri çözümleri üretebilen, profesyonel hizmet yetkinlikleri, yaygın saha hizmetleri, proje yönetimi ve finansman kabiliyetleri ile ulusal ve uluslararası iş ortakları tarafından tercih edilen; müşterilerinin iş hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayan, sürdürülebilir büyümesini kanıtlamış lider sistem bütünleştirici” olması için tüm çabamız.
Rekabet ağır olacak, başarı tanımı sürekli daha zorlayıcı olacak, ekonomik, politik değişimler yoğun olacak, bunların hiçbiri sürpriz değil.
Sürdürülebilirliğin peşinden giden, gelişmekten ve geliştirmekten vazgeçmeyen, çaba harcamaktan yorulmayan şirketler her zaman kazanacaklar.