Yapı Kredi’nin bankacılık sektörünün en iyi insan kaynağını yetiştirmek vizyonu ile kurduğu Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nin (YKBA) zirvesi bu yıl 5. kez düzenlendi.
Akademi Zirvesi’nin konuğu olan, dünyanın önde gelen düşünce liderlerinden, stratejist, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Gary Hamel, hızla değişen ve gelişen dünyada kurumların bu değişime nasıl uyum sağlayabileceklerini anlattı. ‘Kurumlar değişim hızını nasıl yakalar?’ başlıklı bir konferans veren Prof. Dr. Gary Hamel, bilişim teknolojilerinin son yıllarda çok hızlı geliştiğini ve bu hızlı değişim karşısında kurumların orijinal yöntemlerle eski alışkanlıklarını bırakması gerektiğini vurguladı. Dünyanın değişim hızına, köklü firmalardan ziyade yeni kurulan asi şirketlerin daha çabuk ayak uydurduğunu belirten Hamel, “Bundan 10 yıl önce Dell, HP, Intel ve Microsoft gibi yerleşik kurumlar Wireless (kablosuz internet) fırsatını kaçırdı. Oysa bu şirketlerin çok fazla imkânı vardı ama değişim sadece buna bağlı değil. Mesela Whatsapp 400 milyon müşteriye sadece 4 yılda ulaşmıştı. Şimdi Whatsapp’ın da büyüme rakamları düşüyor.” şeklinde konuştu. “Geleceğin tahmin edilmesinde geçmişe gitgide daha az bakılan bir dünyada yaşıyoruz.” diyen Hamel, “Bu ortamda, her kuruluşun kendisine sorması gereken en önemli soru şu: Etrafımızdaki dünya kadar hızlı bir şekilde değişiyor muyuz? Bunun cevabı sıklıkla ‘hayır’dır. İşte bu yüzden de, birçok tepeden inme ‘değişim programı’ aslında gizli bir şekilde zamana ayak uydurma programıdır.” dedi. Zirvede konuşan Yapı Kredi CEO’su Faik Açıkalın ise 2008 yılında kurulan Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nin bankanın değişim kabiliyetinin en önemli göstergelerinden biri olduğunu kaydetti.
Alıntı:
http://www.zaman.com.tr/ekonomi_koklu-sirketler-degisime-ayak-uyduramiyor_2260902.html
C#, .NET, .Net Core
ASP.NET MVC, ASP.NET Web Forms, ASP.NET Core
HTML 5, CSS 3, Javascript, jQuery, Bootstrap
Entity Framework, NHibernate, Dapper
Sql Server, MySql, Oracle
Windows Server, Ubuntu, Debian, Pardus
Xamarin Forms, Android Studio
--- The future of the open web platform is looking very bright!
--- .NET is a free, cross-platform, open source developer platform for building any app.
Google Analytics İzleme
29 Kasım 2014
29 Ekim 2014
Sektörel - Email çalışanların verimliliğini nasıl düşürür?
Her hangi bir yöneticiye verimliliklerini neyin öldürdüğünü sorun. İlk alacağınız cevaplardan birisi muhtemelen email kullanımı olacaktır. İlk zamanlar iletişimi ve verimliliği geliştirmek için ortaya çıkan bir araç olan email zamanla çalışanların zamanını tüketen bir araca dönüştü, yaygın kullanımı (kolay kullanımının bir yan etkisi olarak) bu aracın saflığını ortadan kaldırdı.
Halen neden mailler için etkin bir sanal kişisel yardımcı yani VPA yaratamamış olduğumuzu merak ediyorum. Eğer akıllı telefonum işe ne kadar sürede gideceğimi biliyor ve trafiğin etkisini ölçebiliyor olsaydı, cihazıma yüklü VPA takvimimi ayarlayıp gecikeceğim için benden önce özür mailleri ya da mesajları atabilirdi. Eğer telefonum nerede ve ne zaman rutin iş yemeklerimi yediğimi biliyor olsaydı benimle yemek yiyeceklerin telefonlarındaki VPA’lara email gönderebilir veya gerekli görüşmeleri ayarlayabilirdi. Eğer bir öğrenci yanlış hesaplandığını düşündüğü notunun tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorsa cihazımdaki VPA hesap çizelgemi kontrol edip yanıt verebilirdi.
Doğal dilleri işleme sistemleri ve bilgisayarlı dilbilim on yıllardır hayatımızda. Bu alandaki bilgilerimiz makinaların öğrenimi ve tahmini analizler ile birleştiğinde bu tarz bir VPA sisteminin temeli oluşabilir. Ancak benim bilgi temelli sistemleri doğrulama ve teyit etme konusundaki araştırma geçmişim maillerin çoğunun görevdeki kişilere rutin yollar ile gönderildiği gerçeğini bana hatırlatıyor.
—Robert Plant (@drrobertplant) Miami Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi’nde yardım doçentlik yapmaktadır.
Alıntı:
http://www.wsj.com.tr/articles/SB10700330261767394000404580242360091881110
Halen neden mailler için etkin bir sanal kişisel yardımcı yani VPA yaratamamış olduğumuzu merak ediyorum. Eğer akıllı telefonum işe ne kadar sürede gideceğimi biliyor ve trafiğin etkisini ölçebiliyor olsaydı, cihazıma yüklü VPA takvimimi ayarlayıp gecikeceğim için benden önce özür mailleri ya da mesajları atabilirdi. Eğer telefonum nerede ve ne zaman rutin iş yemeklerimi yediğimi biliyor olsaydı benimle yemek yiyeceklerin telefonlarındaki VPA’lara email gönderebilir veya gerekli görüşmeleri ayarlayabilirdi. Eğer bir öğrenci yanlış hesaplandığını düşündüğü notunun tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorsa cihazımdaki VPA hesap çizelgemi kontrol edip yanıt verebilirdi.
Doğal dilleri işleme sistemleri ve bilgisayarlı dilbilim on yıllardır hayatımızda. Bu alandaki bilgilerimiz makinaların öğrenimi ve tahmini analizler ile birleştiğinde bu tarz bir VPA sisteminin temeli oluşabilir. Ancak benim bilgi temelli sistemleri doğrulama ve teyit etme konusundaki araştırma geçmişim maillerin çoğunun görevdeki kişilere rutin yollar ile gönderildiği gerçeğini bana hatırlatıyor.
—Robert Plant (@drrobertplant) Miami Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi’nde yardım doçentlik yapmaktadır.
Alıntı:
http://www.wsj.com.tr/articles/SB10700330261767394000404580242360091881110
Sektörel - Çalışanlar neden bilgisayar kodlamasını öğrenmeli?
Çalışanlar için en önemli teknolojik yetenek kod yazmayı bilmek. Profesyonel olarak bu işi yapmayı planlamıyorsanız bile tasarım yapabilmek ve program yazmak oldukça önemli. Kod yazmayı bilmiyorsanız bugünün dünyasında efektif olarak fonksiyon göstermeniz imkansız.
Hayatlarını kazanmak içn bu işi yapan kişilerle kaçınılmaz şekilde karşılaşacaksınız. Bu nedenle de bu kişilerle efektif olarak iletişim kurmanız gerekecek. İşinizin bir parçası olarak bilgisayarla çalışacaksınız, bu nedenle de bilgisayarların nasıl çalıştığını anlamanız ve kullandığınız yazılımın nasıl çalıştığını bilmeniz gerekiyor. Kullandığınız bilgilerin birçoğunu internetten edineceksiniz. Bu nedenle “404 not found” ya da “500 internal server error” mesajlarını gördüğünüzde neyin yanlış gittiğini bilmeniz faydalı olacaktır.
Bunun yanı sıra kod yazmayı öğrenmek işinizi korumak ya da bir işe girmek konularında da son derece faydalı. “Yazılım geliştiriciler” gelecek on yıl içinde gelişmesi beklenen iş alanlarından da biri.
Yazılım profesyonellerinin yanı sıra yazılım amatörlerine de ihtiyacımız var. McKinsey & Co., yalnızca ABD’de 1.5 milyon amatöre ihtiyaç olacağı öngörüsünde bulunmuştu.
Okulu bıraktıysanız bile geç değil. Temel seviyede kod yazmayı öğrenmek için kullanabileceğiniz çok sayıda kaynak var.
Kod yazmayı öğrenirseniz 21. yüzyılda yaşamayı da öğrenmiş olacaksınız.
—Tom Davenport Babson College profesörlerinden biridir.
Alıntı:
http://www.wsj.com.tr/articles/SB10700330261767394000404580242370290120864
Hayatlarını kazanmak içn bu işi yapan kişilerle kaçınılmaz şekilde karşılaşacaksınız. Bu nedenle de bu kişilerle efektif olarak iletişim kurmanız gerekecek. İşinizin bir parçası olarak bilgisayarla çalışacaksınız, bu nedenle de bilgisayarların nasıl çalıştığını anlamanız ve kullandığınız yazılımın nasıl çalıştığını bilmeniz gerekiyor. Kullandığınız bilgilerin birçoğunu internetten edineceksiniz. Bu nedenle “404 not found” ya da “500 internal server error” mesajlarını gördüğünüzde neyin yanlış gittiğini bilmeniz faydalı olacaktır.
Bunun yanı sıra kod yazmayı öğrenmek işinizi korumak ya da bir işe girmek konularında da son derece faydalı. “Yazılım geliştiriciler” gelecek on yıl içinde gelişmesi beklenen iş alanlarından da biri.
Yazılım profesyonellerinin yanı sıra yazılım amatörlerine de ihtiyacımız var. McKinsey & Co., yalnızca ABD’de 1.5 milyon amatöre ihtiyaç olacağı öngörüsünde bulunmuştu.
Okulu bıraktıysanız bile geç değil. Temel seviyede kod yazmayı öğrenmek için kullanabileceğiniz çok sayıda kaynak var.
Kod yazmayı öğrenirseniz 21. yüzyılda yaşamayı da öğrenmiş olacaksınız.
—Tom Davenport Babson College profesörlerinden biridir.
Alıntı:
http://www.wsj.com.tr/articles/SB10700330261767394000404580242370290120864
18 Ekim 2014
Sektörel - Bilgi sermayesinde döngü süresi
2000’li yılların ilk yarısında Nokia en beğenilen ve en çok kullanılan cep telefonu markalarından biri iken, mevcut durumda Apple ve Android platformunda çalışan telefonların yanında ağırlığı artık kalmadı. ‘Eski ekonominin’ sektörlerinde bir şirketin 5-10 senelik bir sürede sektörün zirvelerinden bu kadar hızlı aşağıya düşmesine bu kadar sık rastlanmıyor. Yenilik faaliyetlerine dayalı ‘yeni ekonomi’ sektörlerinde, hızlı düşüşler artık olağan karşılanıyor. Yeni ekonomi içinde, yenilik üreten şirketler 'yenilik içeren' ürünler ile rekabet edebiliyor. Bunun sonucunda, bu sektörlerde şirket değerinin önemli bir kısmı, fiziki üretim tesisleri, binalar ve arsalardan gelmiyor. Üretilen yeni bilgi ve bu bilgilerden oluşan teknoloji, patent ve marka değerleri, hızlı değişen ve dinamik pazar koşullarında rekabet avantajı sağlayan tanıtım ve pazarlama stratejileri ve organizasyonel yönetim bilgileri artık şirket değerini büyük oranda belirliyor. Kısaca, yeniliğe dayalı sektörlerde, şirketleri ayakta tutan unsur şirketin ürettiği bilgi sermayesi oluyor. Bu tür sermayeye sahip şirketlerde, tepede kalabilmek için, sürekli ve yüksek miktarlarda yeni bilgi yatırımının yapılması gerekiyor.
Ekonomik üretimde kullanılan tüm varlıklar belli bir hızda aşınıyor ve değerini kaybediyor. Yeni ekonomi içinde, fiziki aşınmanın ötesinde, teknolojinin 'demode' olması ve yeni bilgi ve teknolojiler karşısında rekabet şansını kaybetmesi şirket değerini hızlı düşürüyor. Bina, makine ve taşıtların değerleri, genelde 5 ile 50 sene arasında değişen sürelerde sıfırlanıyor. Ancak teknolojik ürün ve bilgi sermayesi varlıklarında bu süre çok daha hızlı gerçekleşiyor.
Yenilik içeren bir üründe, teknoloji geliştirme ve Ar-Ge faaliyetleri sürecinin başından, ekonomik olarak üreticisine kâr sağladığı sürenin sonuna kadar olan geçen dönem, ‘teknoloji hayat döngüsü’ (technology life cycle, TLC) olarak tanımlanıyor. Teknolojinin hızlı ilerlemesi ve teknolojik bilgi ve ürünlerin süratli bir şekilde ‘demode’ olması teknoloji hayat döngüsünü kısaltıyor. Nokia’nın bu yarışta geri kalması, kısalan teknoloji hayat döngüsü içinde, Apple ve Android platformundaki şirketlerin getirdikleri yenilik içeren ürünler ile rekabet edememesinden kaynaklanıyor. Kısalan teknoloji hayat döngüsü, Nokia gibi döngüyü yakalayamayan teknoloji şirketlerinin rekabet sahnesinden silinmesine neden oluyor. Yeni ekonomide ayakta kalmak eski ekonomiye göre artık daha zor olacak!
Alıntı:
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/metin_ercan/bilgi_sermayesinde_dongu_suresi-1219539
Mobil uygulamalarda en çok yapılan 10 güvenlik hatası
Güvenlik, bir çok uygulama geliştiricinin özellikle zaman baskısı nedeniyle önceliklendirmediği bir konudur. Proje planlarında hak ettiği yeri almaz. Diğer yandan proje ekiplerinde güvenlikten sorumlu bir birim olmadığı müddetce de sahipsizdir, geliştiricinin insiyatifine kalmış durumdadır.
Güvenlik ve Kullanışlılık (Usability) genelde ters orantılıdır. Güvenliği çok arttırılmış uygulamalarda kullanışlılık (süreçler, performans, akışlar) düştüğü için özellikle müşteri birimleri tarafından önceliklendirilmeyebilir.
Esasında birşeyler patlayana kadar kimse güvenlik ile ilgili kaygılarını dile getirmez. Bir çok kurumda uygulamalar güvenlik testlerine (Application Security Test) girmediği için de bu sorunlar ancak bir “hacking” durumunda masaya yatırılır.
Güvenlik alanında özellikle ‘Hybrid Framework’lerde ortaya çıkan riskler nedeniyle (DOM Payload, Scripting Engin Scope vs..) ‘Native Framework’leri tavsiye ettiğimizi de söylemeliyim.
Alıntı:
http://webrazzi.com/2014/10/17/mobil-uygulamalarda-en-cok-yapilan-10-guvenlik-hatasi/
Güvenlik ve Kullanışlılık (Usability) genelde ters orantılıdır. Güvenliği çok arttırılmış uygulamalarda kullanışlılık (süreçler, performans, akışlar) düştüğü için özellikle müşteri birimleri tarafından önceliklendirilmeyebilir.
Esasında birşeyler patlayana kadar kimse güvenlik ile ilgili kaygılarını dile getirmez. Bir çok kurumda uygulamalar güvenlik testlerine (Application Security Test) girmediği için de bu sorunlar ancak bir “hacking” durumunda masaya yatırılır.
İşte mobil uygulama geliştirirken en sık yapılan 10 hata;
Hiç bir uygulama yüzde 100 güvenli değildir prensibinden yola çıkarak amacımız uygulamamızı basit dokunuşlar ile diğer uygulamalara oranla daha güvenli hale getirerek hacker’ın, bizim uygulamamız yerine diğerlerini tercih etmesini sağlamak.
Hiç bir uygulama yüzde 100 güvenli değildir prensibinden yola çıkarak amacımız uygulamamızı basit dokunuşlar ile diğer uygulamalara oranla daha güvenli hale getirerek hacker’ın, bizim uygulamamız yerine diğerlerini tercih etmesini sağlamak.
- Veri Saklama Biçimi: Öncelikle uygulama çalışırken (Runtime da) hassas bilgi mümkün mertebe cihazda kayıt edilmemeli. Veri çalışma anında işlenip, uygulama kapatıldığında yok edilmelidir. Yine de saklanması gereken veriler olması durumunda bu veriler şifrelenerek dökümanlar klasöründe saklanmalıdır. Şifreler ise iOS ta KeyChain, Android de ise KeyStore da tutulmalıdır.
- Önyüz Girdi Kontrollerinin Yapılmaması: Mobil uygulama ve diğer önyüz programlamada girdi alanlarının kontrol edilmemesi güvenlik ve veri biçimlemesi açısından sıkıntı yaratır. Mesela Numeric alanlara Alfanumeric girdi izni verilmesi, formatlı kontrollerde verinin maskelenmeden alınması, riskli karakterlerin <>` ” ()|# veri alanlarında kontrol edilmemesi gibi..
- Sunucu Tabanlı Kontroller: Uygulama en temelde bir önyüzdür. Bilginin saklandığı ve yönetildiği merkez sunucu tarafıdır. Sunucu tarafı mobil uygulamadan bağımsız olarak tüm kanallardan (mobil, web vs..)gelen bilginin güvenliği ve biçimi kontrol edilmelidir.
- SSL: Hassas veri iletişiminde mutlaka HTTPS kullanılmalıdır. Cihazın kendi SSL sertifika listesi (Certificate Store) yerine, uygulama içerisine eklenmiş hedef sunucu ile uyumlu sertifika kullanılmalıdır.
- Obfuscation: Android uygulamalarda geliştirilen uygulamanın yayınlanmadan önce Obfuscation dan geçirilmesi önemlidir. Yine uygulama içerisinde bir scripting dosyası kullanılıyorsa o dosyalarında ayrıca Obfucation dan geçirilmesi gerekir.
- Açıklama Satırları (Comment Line): Uygulamanın içerisine geliştiricilerin yazmış olduğu açıklama satırlarında verdikleri bilgiler ve bu bilgiler içerisine not aldıkları şifreler, anahtarlar daha sonra görülebilmektedir. Çok basit ve sık yapılan bir hatadır.
- Gereksiz Yetki (Permission): Android uygulamalarında yetki tablosu düzenlenirken, sadece ihtiyaç olanlar değerlendirilmeli. Kullanıcının telefon defteri gibi özel bilgilerine erişim mümkün mertebe verilmemeli.
- Şifreleme (Encryption): Şifreleme işleminde kullanılan şifre anahtarlarının yine uygulama içerisinde güvenli bölgede (Secure Storage) şifreli bir şekilde tutulmalıdır. Sonrasında kurulum dosyasının obfuscation dan geçirilmesi önemlidir. Özel durumlar dışında bu anahtarların çalışma anında sunucu üzerinden indirilmesi tavsiye edilen bir yöntem değildir.
- Kırılmış Cihazlar (Rooted/JailBreak): Kırılmış cihazlarda veri kaydetme biçiminde güvenlik sağlanamaz. Uygulamaların çalışacağı cihazın kırılmış olma durumu geliştirici tarafından kontrol edilebilir. Projenin akışlarına veya süreçlerine bağlı olarak bu risk değerlendirilmelidir.
- Uygulama Bütünlüğü (Application Tampering Protection): Geliştirmiş olduğumuz uygulamanın kurulum dosyası (APK, IPA) saldırganlar tarafından değiştirilerek, farklı marketlerde yeniden yayınlanabilmektedir. Bunu engellemek için sunucu üzerinden uygulamanın dosyaları kontrol edilebilir veya hazır çözümler değerlendirilebilir.
Güvenlik alanında özellikle ‘Hybrid Framework’lerde ortaya çıkan riskler nedeniyle (DOM Payload, Scripting Engin Scope vs..) ‘Native Framework’leri tavsiye ettiğimizi de söylemeliyim.
Alıntı:
http://webrazzi.com/2014/10/17/mobil-uygulamalarda-en-cok-yapilan-10-guvenlik-hatasi/
08 Ekim 2014
Sistem - AD hesabının kilitlenme nedenini bulma
Trace the source of a bad password and account lockout in AD
http://community.spiceworks.com/how_to/show/48758-trace-the-source-of-a-bad-password-and-account-lockout-in-ad
24 Eylül 2014
Bir BABA’nın hikâyesi...
Gerçek adı Ma Yun olan Jack Ma 1964 yılında Çin’de başkent Pekin’e 1300 km mesafedeki Hangzhou şehrinde dünyaya geldi. Geleneksel Çin müziği söyleyerek geçinen düşük gelirli bir anne-babanın üç çocuğundan biriydi. Matematikle arası iyi değildi ama İngilizceye meraklıydı.
“Amerika’nın Sesi” radyosunu dinleyip turistlere bedava rehberlik yaparak İngilizcesini ilerletti. Üniversite giriş sınavlarını 3. denemesinde kazanıp İngilizce öğretmenliği okudu. Mezun olunca ayda 15 $’a İngilizce öğretmenliği yapmaya başladı. Kendi tercümanlık şirketini kurdu. 1995 yılında bir Çinli şirketin tercümanlığını yapmak üzere gittiği ABD’de gördüğü internet hayatını değiştirdi. O dönemde henüz çok basit amaçlara hizmet eden internette Çin’le ilgili bir şey göremeyince kendisi bir şeyler yapmak istedi. Tek tek yurtdışında müşteri arayan Çinli şirketleri bulup iletişim bilgilerini topladı ve listeyi ABD’de internet hizmet sağlayıcısı tanıdıklarına gönderip China Pages ismiyle internete koydurttu. Şirkete 185 bin $ aktarıp büyüteceği sözüne güvenerek aynı kulvarda yarıştığı Telecom’la ortaklık yaptı ama kısa sürede şirketin kontrolünü kaybedip ayrıldı.
Jack Ma China Pages’i kaybetti ama internet üzerinden Çinli şirketleri dünyaya açmaya rüyasından vazgeçmedi. Birkaç yıl dış ticaret bakanlığında çalıştıktan sonra 1999 yılında yakın arkadaşları ve eski öğrencilerinden oluşan 17 kişiden toparladığı 60 bin $’la Çinli şirketlere internetten ürünlerini dünyaya satmalarını sağlayacak bir İngilizce alışveriş portalını kurdu. Portalın ismini hikâyesi ve filmi ile dünyada yaygın bilinen Ali Baba ve Kırk Haramiler’den seçti. (Resim) 2000’li yılların parlayan yıldızı Çin ekonomisi ile birlikte Alibaba da hızla büyüdü. Kurulduktan kısa bir süre sonra Goldman Sachs 5 milyon $, Japon Softbank 20 milyon $ ve 2005 yılında da Yahoo 1 milyar $ ile Alibaba’nın hissedarları oldu.
Bugün Alibaba Grubu 10 kadar irili ufaklı şirketten oluşuyor. Ama yıllık gelirinin hemen hepsi 3 tanesinden geliyor. Bunlardan Alibaba.com işyerinden işyerine, Taobao.com tüketiciden tüketiciye ve Tmall.com işyerinden tüketiciye amaca göre İngilizce ve/veya Çince satış yapılmasına imkân tanıyor. Alipay isimli bir başka şirketle de birçok kredi kartı ve para transfer sistemi kullanılarak ama en önemlisi satın alınan ürünler ele geçtiğinde ödeme yapılması şartı ile ödeme yapılabiliyor. Diğer bir deyişle, Alibaba grubu ABD’de Amazon, eBay ve PayPal ne yapıyorsa onu Çin’de yapıyor. Jack Ma ticaretin her yönünü kontrol ettiği bu ekosistemi çok önemsiyor. 2013 yılında bu ve diğer platformlardan 7 milyon işyerinin sattığı 800 milyon üründen elde ettiği satış geliri 250 milyar $. Bunun % 87’si Çin’de yapılan yerel ticaretten, % 9’u ise uluslararası ticaretten elde ediliyor. Alibaba bu kanallardan ağırlıklı reklam yoluyla para kazanıyor. Şirketlerin sitelerde ön plana çıkmalarını sağlayarak artan satışlarından pay alıyor. Yıllık 8 milyar $’lık gelirin 3,5 milyar $’ı net kâr olarak cebine kalıyor.
İşte bu şirket geçtiğimiz hafta halka arz edildi ve (ek satışla birlikte) dünyada bugüne kadar yapılan en büyük halka arz oldu. Hong Kong şirketin karmaşık yapısını beğenmeyince halka arz New York’ta yapıldı. Halka arzda şirketin % 13’ü satıldı (talep çok diye % 1,9 daha satılacak). 60-66 $ arası belirlenen halka arz fiyatı talep patlayınca 68 $’a çıkarıldı. Buna göre şirket toplam 21.8 milyar $’lık (ek satış dahil 25 milyar $’lık) bir hisse satışı yapmış olurken şirketin piyasa değeri 168 milyar $ oldu. Şirketin % 34’üne sahip Softbank hiç satış yapmadı. % 22’sine sahip Yahoo bunun dörtte birini, % 9’una sahip olan Jack Ma % 2,4’ünü satarak sırasıyla 8,3 milyar $ ve 3,2 milyar $ geliri ceplerine koydular.
“BABA” adıyla kote edilen hisse senedi ilk gün büyük bir işlem hacmi sonrasında 93,89 $’dan kapattı. Yani 68 $’dan alıp ilk gün bu fiyattan satabilenler bir günde % 38 kazanmış oldular. Bu fiyattan şirketin piyasa değeri de 231 milyar $’a çıktı. Bu durumda Alibaba Group, Amazon, e-bay (ve sahibi olduğu PayPal) şirketlerinin 218 milyar $ olan toplam piyasa değerinin üzerine çıkmış oldu. (Grafik)
Bundan sonra?
Alibaba’nın sadece kâr marjı değil, büyümesi de gayet iyi. İşlem sayısı ve gelirleri yıllık % 50 hızda artıyor. Çin ekonomisi hızlı büyümeye devam ettiği sürece Alibaba da bundan faydalanacak çünkü Çin’deki on-line alışverişin % 80’ini gerçekleştiren Alibaba aslında teknolojiden önce Çin’e yatırım demek. 2008 yılında 300 milyon internet kullanıcısı olan 1,4 milyar nüfuslu Çin’de bugün 650 milyona yakın kullanıcı var ve 2015’te bu sayının 850 milyona ulaşması bekleniyor. Bu potansiyele karşı çıkmak mümkün değil ama belki rekabet işini zorlaştırabilir. Alibaba, Amazon gibi kendi malını kendi kontrol ettiği dağıtım üzerinden satmıyor. İleride dağıtım kanalını kontrol eden rekabete karşı zorlanabilir. 1 yıl içinde Alibaba’nın platformlarında payı % 12’den % 30’a çıkan mobil alışveriş Alibaba için çok değerli. Ve burada da çok güçlü bir rekabet var. Çin’in internet arama motoru Baido’nun O2O’su, Tencent’in Amazon modeliyle çalışan JD’si ve WeChat isimli şirketler bu alanı sahiplenmeye çalışıyorlar. Ama sonuçta Jack Ma da boş durmayacak. Çoktan bu alanda iki şirketi satın aldı bile.
Alıntı:
http://www.zaman.com.tr/ekonomi/bir-babanin-hikayesi_2246264.html
“Amerika’nın Sesi” radyosunu dinleyip turistlere bedava rehberlik yaparak İngilizcesini ilerletti. Üniversite giriş sınavlarını 3. denemesinde kazanıp İngilizce öğretmenliği okudu. Mezun olunca ayda 15 $’a İngilizce öğretmenliği yapmaya başladı. Kendi tercümanlık şirketini kurdu. 1995 yılında bir Çinli şirketin tercümanlığını yapmak üzere gittiği ABD’de gördüğü internet hayatını değiştirdi. O dönemde henüz çok basit amaçlara hizmet eden internette Çin’le ilgili bir şey göremeyince kendisi bir şeyler yapmak istedi. Tek tek yurtdışında müşteri arayan Çinli şirketleri bulup iletişim bilgilerini topladı ve listeyi ABD’de internet hizmet sağlayıcısı tanıdıklarına gönderip China Pages ismiyle internete koydurttu. Şirkete 185 bin $ aktarıp büyüteceği sözüne güvenerek aynı kulvarda yarıştığı Telecom’la ortaklık yaptı ama kısa sürede şirketin kontrolünü kaybedip ayrıldı.
Jack Ma China Pages’i kaybetti ama internet üzerinden Çinli şirketleri dünyaya açmaya rüyasından vazgeçmedi. Birkaç yıl dış ticaret bakanlığında çalıştıktan sonra 1999 yılında yakın arkadaşları ve eski öğrencilerinden oluşan 17 kişiden toparladığı 60 bin $’la Çinli şirketlere internetten ürünlerini dünyaya satmalarını sağlayacak bir İngilizce alışveriş portalını kurdu. Portalın ismini hikâyesi ve filmi ile dünyada yaygın bilinen Ali Baba ve Kırk Haramiler’den seçti. (Resim) 2000’li yılların parlayan yıldızı Çin ekonomisi ile birlikte Alibaba da hızla büyüdü. Kurulduktan kısa bir süre sonra Goldman Sachs 5 milyon $, Japon Softbank 20 milyon $ ve 2005 yılında da Yahoo 1 milyar $ ile Alibaba’nın hissedarları oldu.
Bugün Alibaba Grubu 10 kadar irili ufaklı şirketten oluşuyor. Ama yıllık gelirinin hemen hepsi 3 tanesinden geliyor. Bunlardan Alibaba.com işyerinden işyerine, Taobao.com tüketiciden tüketiciye ve Tmall.com işyerinden tüketiciye amaca göre İngilizce ve/veya Çince satış yapılmasına imkân tanıyor. Alipay isimli bir başka şirketle de birçok kredi kartı ve para transfer sistemi kullanılarak ama en önemlisi satın alınan ürünler ele geçtiğinde ödeme yapılması şartı ile ödeme yapılabiliyor. Diğer bir deyişle, Alibaba grubu ABD’de Amazon, eBay ve PayPal ne yapıyorsa onu Çin’de yapıyor. Jack Ma ticaretin her yönünü kontrol ettiği bu ekosistemi çok önemsiyor. 2013 yılında bu ve diğer platformlardan 7 milyon işyerinin sattığı 800 milyon üründen elde ettiği satış geliri 250 milyar $. Bunun % 87’si Çin’de yapılan yerel ticaretten, % 9’u ise uluslararası ticaretten elde ediliyor. Alibaba bu kanallardan ağırlıklı reklam yoluyla para kazanıyor. Şirketlerin sitelerde ön plana çıkmalarını sağlayarak artan satışlarından pay alıyor. Yıllık 8 milyar $’lık gelirin 3,5 milyar $’ı net kâr olarak cebine kalıyor.
İşte bu şirket geçtiğimiz hafta halka arz edildi ve (ek satışla birlikte) dünyada bugüne kadar yapılan en büyük halka arz oldu. Hong Kong şirketin karmaşık yapısını beğenmeyince halka arz New York’ta yapıldı. Halka arzda şirketin % 13’ü satıldı (talep çok diye % 1,9 daha satılacak). 60-66 $ arası belirlenen halka arz fiyatı talep patlayınca 68 $’a çıkarıldı. Buna göre şirket toplam 21.8 milyar $’lık (ek satış dahil 25 milyar $’lık) bir hisse satışı yapmış olurken şirketin piyasa değeri 168 milyar $ oldu. Şirketin % 34’üne sahip Softbank hiç satış yapmadı. % 22’sine sahip Yahoo bunun dörtte birini, % 9’una sahip olan Jack Ma % 2,4’ünü satarak sırasıyla 8,3 milyar $ ve 3,2 milyar $ geliri ceplerine koydular.
“BABA” adıyla kote edilen hisse senedi ilk gün büyük bir işlem hacmi sonrasında 93,89 $’dan kapattı. Yani 68 $’dan alıp ilk gün bu fiyattan satabilenler bir günde % 38 kazanmış oldular. Bu fiyattan şirketin piyasa değeri de 231 milyar $’a çıktı. Bu durumda Alibaba Group, Amazon, e-bay (ve sahibi olduğu PayPal) şirketlerinin 218 milyar $ olan toplam piyasa değerinin üzerine çıkmış oldu. (Grafik)
Bundan sonra?
Alibaba’nın sadece kâr marjı değil, büyümesi de gayet iyi. İşlem sayısı ve gelirleri yıllık % 50 hızda artıyor. Çin ekonomisi hızlı büyümeye devam ettiği sürece Alibaba da bundan faydalanacak çünkü Çin’deki on-line alışverişin % 80’ini gerçekleştiren Alibaba aslında teknolojiden önce Çin’e yatırım demek. 2008 yılında 300 milyon internet kullanıcısı olan 1,4 milyar nüfuslu Çin’de bugün 650 milyona yakın kullanıcı var ve 2015’te bu sayının 850 milyona ulaşması bekleniyor. Bu potansiyele karşı çıkmak mümkün değil ama belki rekabet işini zorlaştırabilir. Alibaba, Amazon gibi kendi malını kendi kontrol ettiği dağıtım üzerinden satmıyor. İleride dağıtım kanalını kontrol eden rekabete karşı zorlanabilir. 1 yıl içinde Alibaba’nın platformlarında payı % 12’den % 30’a çıkan mobil alışveriş Alibaba için çok değerli. Ve burada da çok güçlü bir rekabet var. Çin’in internet arama motoru Baido’nun O2O’su, Tencent’in Amazon modeliyle çalışan JD’si ve WeChat isimli şirketler bu alanı sahiplenmeye çalışıyorlar. Ama sonuçta Jack Ma da boş durmayacak. Çoktan bu alanda iki şirketi satın aldı bile.
Alıntı:
http://www.zaman.com.tr/ekonomi/bir-babanin-hikayesi_2246264.html
14 Ağustos 2014
Bilgi Teknolojileri Standartları
Standartlar şu şekildedir:
ISO 20000 Bilgi Teknolojileri Hizmet Yönetim Sistemi Standartı (ISO/IEC 20000)
ISO/IEC 20000
http://en.wikipedia.org/wiki/ISO/IEC_20000
http://www.tse.org.tr/hizmetlerimiz/belgelendirme-hizmetleri/sistem-belgelendirme/belgelendirme-yap%C4%B1lan-y%C3%B6netim-sistemleri/ts-iso-iec-20000-1-bilgi-tek-hiz-y%C3%B6netim-sistemi
--
ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı
ISO/IEC 27001:2013
http://en.wikipedia.org/wiki/ISO/IEC_27001:2013
http://www.tse.org.tr/hizmetlerimiz/belgelendirme-hizmetleri/sistem-belgelendirme/belgelendirme-yap%C4%B1lan-y%C3%B6netim-sistemleri/ts-iso-iec-27001-bilgi-g%C3%BCv-y%C3%B6netim-sistemi
--
ISO 20000 Bilgi Teknolojileri Hizmet Yönetim Sistemi Standartı (ISO/IEC 20000)
ISO/IEC 20000
http://en.wikipedia.org/wiki/ISO/IEC_20000
http://www.tse.org.tr/hizmetlerimiz/belgelendirme-hizmetleri/sistem-belgelendirme/belgelendirme-yap%C4%B1lan-y%C3%B6netim-sistemleri/ts-iso-iec-20000-1-bilgi-tek-hiz-y%C3%B6netim-sistemi
--
ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı
ISO/IEC 27001:2013
http://en.wikipedia.org/wiki/ISO/IEC_27001:2013
http://www.tse.org.tr/hizmetlerimiz/belgelendirme-hizmetleri/sistem-belgelendirme/belgelendirme-yap%C4%B1lan-y%C3%B6netim-sistemleri/ts-iso-iec-27001-bilgi-g%C3%BCv-y%C3%B6netim-sistemi
--
13 Ağustos 2014
javascript - Highcharts grafiğinde Tooltip'in gösterilen pozisyonunu ayarlama
Bunun için tooltip ayarının positioner değerine yeni fonksiyon tanımlayarak istediğimiz şekilde tooltip balonunun pozisyonunu ayarlarız.
Kaynaklar:
positioner: Function
http://api.highcharts.com/highstock#tooltip.positioner
Customizing Highcharts – Tooltip Positioning
http://jugal.me/blog/customizing-highcharts-tooltip-positioning/
highcharts kütüphanesinin kaynak kodu:
http://code.highcharts.com/highcharts.src.js
Highcharts tooltip always on right side of cursor
http://stackoverflow.com/questions/11966286/highcharts-tooltip-always-on-right-side-of-cursor
Highcharts: Enhancing User Interaction on Pie/Donut Charts – Dynamic Connector
http://joekuan.wordpress.com/2013/06/09/highcharts-enhancing-user-interaction-on-piedonut-charts-dynamic-connector/
Disable Tooltip Animation in HighCharts JS (v2.2.1)
http://www.tehuber.com/article.php?story=20120424082911788
Kaynaklar:
positioner: Function
http://api.highcharts.com/highstock#tooltip.positioner
Customizing Highcharts – Tooltip Positioning
http://jugal.me/blog/customizing-highcharts-tooltip-positioning/
highcharts kütüphanesinin kaynak kodu:
http://code.highcharts.com/highcharts.src.js
Highcharts tooltip always on right side of cursor
http://stackoverflow.com/questions/11966286/highcharts-tooltip-always-on-right-side-of-cursor
Highcharts: Enhancing User Interaction on Pie/Donut Charts – Dynamic Connector
http://joekuan.wordpress.com/2013/06/09/highcharts-enhancing-user-interaction-on-piedonut-charts-dynamic-connector/
Disable Tooltip Animation in HighCharts JS (v2.2.1)
http://www.tehuber.com/article.php?story=20120424082911788
29 Nisan 2014
SQL Uzmanında Olması Gerekli Yetkinlikler
- SQL Server Programlama (T-SQL)
- SQL Server yönetimi
- SQL Server yüksek performans
- Rutin bakım işlemleri
- Replikasyon
- Yedekleme işlemleri
- SQL sunucuyu izleme (monitor)
- SQL Server yönetimi
- SQL Server yüksek performans
- Rutin bakım işlemleri
- Replikasyon
- Yedekleme işlemleri
- SQL sunucuyu izleme (monitor)
Yazılım Uzmanında Olması Gerekli Yetkinlikler
- Çok katmanlı uygulama geliştirme mimarilerini bilme
- OOP temel ilkelerine (SOLID) hakim ve sadık
- Design Patterns konusunda bilgili ve etkin bir şekilde kullanabilme
- Yazılım geliştirme metodolojileri konusunda bilgisi olma
- MS-SQL ile çalışmış, iyi derecede T-SQL bilgisi olma
- C# veya Java diline hakim olma
- ASP.NET, MVC, WCF, Entity Framework gibi teknolojilere hakim
- Web tabanlı uygulama geliştirme konusunda deneyim (AJAX, HTML, Javascript, CSS)
- Yeni teknolojileri ve Open Source camiasını takip etme
- Mobil uygulama geliştirme bilgisi olma
- Telerik, Dev Express gibi yazılım araçlarını kullanarak proje geliştirebilme
- Service Oriented Mimari ve SOA mimarisinde geliştirme
- Test Driven Development konusunda bilgili olma
- Javascript kütüphanelerine (jQuery, ExtJS vb.) ve Client-Side teknolojilerine hakim olma
- Öğrenmeye ve bilgi paylaşmaya hevesli olma
- İyi derecede İngilizce bilme
Konu Başlıkları
- Validation
- Error handling
- Unit test
- Asp.net ajax framework
- Security
- Authentication, authorization
- Web service, api
- Javascript debugging
- High performance application
- Best practices
- ASP.Net AJAX Controls (ASP.Net AJAX Toolkit, Telerik and DevExpress)
23 Nisan 2014
IT ve Developer Terimleri
Bu yazı, IT yönü gelişmiş, biraz kod işine girmiş kişiler için çok anlamlı olmayabilir, basit olabilir. Pazarlama başta olmak üzere, IT ile yakın teması bulunan departman çalışanları için elzem bir ihtiyaç olduğunu düşündüm. İçerik de bolca emeği geçen Hakan Bayraksan‘a teşekkür ederim.
Developer Nedir?
Genellikle web developer (aslen software developer) kelimesinin kısaltması olarak kullanılıyor. Developer uzmanı; ilgili programın, sitenin veya ürünün tasarım, uygulama, test (QA ekibinden) ve araştırmasından sorumludur. Freelancer (bağımsız, danışman şeklinde çalışma) yaygın bir meslek grubu. Bunun başlıca sebeplerinden biri, yeteri kadar kalifiye personel bulunmaması. Temel olarak
Back-End Developer
Web sitesinin arka planında (view source yaptığınızda karşılaşmadığınız) kodlaması ile ilgilenen kişidir. Serverlar ve Database (veritabanı) ile içli dışlı olan kişidir. Arka planda işler yaptığı için back-end deniliyor.
Front-End Developer
Bu kişi ise arayüz (User Interface) yani gözle gördüğünüz site yapısında uğraşan kişidir. Ön yüz geliştirmecileri (böyle bir türkçeleştirme yok), daha çok görsel kısmı ile ilgilenirler. Genelde CSS, HTML ve Java Script uzmanlarıdır.
İş Açma Nedir?
Geliştiricler sürekli talep alan taraftır. Sürekli iş verilir, onlarda geliştirme yapar (assign a task). Böyle söyleyince tuhaf oldu biraz :), ama diğer departmanlar onlara muhtaçtır. Yapacağı geliştirmeler sayesinde işler yürür dersek daha doğru olabilir. Bu işlerin planlı olarak yapılması ve takip edilebilmesi adına, iş açılması gerekir. Çeşitli ürünler vasıtası ile ilgili kişilere işler verilir. Bunlardan başlıcaları: JIRA, Teamwork, Basecamp ve Zendesk, Daha detaylı bir liste için: http://en.wikipedia.org/wiki/Comparison_of_issue-tracking_systems
Hakan’ın tarifi ise:
JIRA, TFS gibi platformlarda (excel’de satır satır da tutulabilir) yazılım tarafında yapılacak işlerin teknik açıdan detaylandırılıp yazılım ekibine iletilmesi. Bu işler daha sonra zaman, efor gibi yönlerden evaluate edilip sürüm planlanıyor.
Stage’de, Stage’e Aldık, Stage Nedir? Stage Ortamı Nedir?
Kelime anlamı olarak stage, “sahne” demek. “Staging site”, temel olarak test ortamına alma, yeni site sürümünü almadan önce son kez kalite kontrol yapılan yer esasında. Örneğin, siteye bir kod koymadan önce, tasarımsal değişikliğe gitmeden önce “stage” ortamına alırsınız ki, herhangi bir sıkıntı varsa yayına girmeden önce müdahale etme şansınız olsun. Aslında “prova” gibi düşünebilirsiniz. Stage için ayrı bir server olması daha makbuldur (Staging Server) Yapılan geliştirmeler önce bu server da test edilip, daha sonra canlıya (live etme) alınır. Bu terim (canlıya alma) siteyi yayına alma anlamında kullanılıyor.
Sprint Nedir ?
Belli bir zaman süresinde yapılacak işlerin tamamı sprint. Başlangıç ve Bitiş Tarihleri belli, ekibin yapması gereken işler belli oluyor. Örneğin: 16-20 ekim tarihleri arasında, Google Analytics E-Ticaret Kodlarının siteye eklenmesi. Bu iş Sprint 18 diye geçiyor. “Bize Ulaşın” sayfa tasarımının değişmesi yine Sprint 18′de olabiliyor ve yine aynı tarih aralığında. “Sprint” tanımı kabaca bu şekilde. Iteration (İterasyon) olarak da bilinir.
Deploy Etmek, Deploy Ediliyor, Deployment Nedir?
Yukarıda anlatılan Sprintler sonunda, gerçekleşen işleri artık siteye yüklemek gerekiyor. Siteye yükleme işi “deployment” olarak adlandırıyor. Canlıya almak, live etmek yine deploy etmek anlamında kullanılan benzer kelimeler. Sprint 18 i sitede yayına almak, deploy etmek oluyor. Deployment bu işlerin son hali esasında. Stage’e de deploy etmek diyoruz mesela. Deploy etmek – o sprint’in içindeki kodları herhangi bir ortamda yayına almak.
Hot Fix Nedir?
İlgili ürün veya sitede bulunan bellirli bir problemin hızlı çözümüdür. Genel olarak hot fixler durum hakkında kesin yargıya sahiptir. Quick fix olarak da bilinen terim, hız gerektirdiğinden riskleri de beraberin getiriyor. Geliştiricler, genellikle hızlı değişiklikeri canlı da (live ortamda) yaparlar, bu durumda anlık kayıplara (ciro veya erişim) neden olabilir.
Development Sürecini Özetlemek Gerekirse
Taleplerinizi IT ekibine “iş açarak” iletiyorsunuz. IT ekibi işleri takvime koyuyor, sprintlerin içine ilgili işleri atıyor. Development ekibi üzerine çalıştıktan sonra, yapılan geliştirmeler stage ortamında test ediliyor. Eğer herşey yolunda giderse siteye deploy ediliyor. Stage ortamında gözden kaçmış hata ve düzeltmeler daha sonra acil ise hot fix ile hızlıca düzeltiliyor.
Alıntı:
http://www.gorkemunel.com/kategori/it-terimleri/
Developer Nedir?
Genellikle web developer (aslen software developer) kelimesinin kısaltması olarak kullanılıyor. Developer uzmanı; ilgili programın, sitenin veya ürünün tasarım, uygulama, test (QA ekibinden) ve araştırmasından sorumludur. Freelancer (bağımsız, danışman şeklinde çalışma) yaygın bir meslek grubu. Bunun başlıca sebeplerinden biri, yeteri kadar kalifiye personel bulunmaması. Temel olarak
Back-End Developer
Web sitesinin arka planında (view source yaptığınızda karşılaşmadığınız) kodlaması ile ilgilenen kişidir. Serverlar ve Database (veritabanı) ile içli dışlı olan kişidir. Arka planda işler yaptığı için back-end deniliyor.
Front-End Developer
Bu kişi ise arayüz (User Interface) yani gözle gördüğünüz site yapısında uğraşan kişidir. Ön yüz geliştirmecileri (böyle bir türkçeleştirme yok), daha çok görsel kısmı ile ilgilenirler. Genelde CSS, HTML ve Java Script uzmanlarıdır.
İş Açma Nedir?
Geliştiricler sürekli talep alan taraftır. Sürekli iş verilir, onlarda geliştirme yapar (assign a task). Böyle söyleyince tuhaf oldu biraz :), ama diğer departmanlar onlara muhtaçtır. Yapacağı geliştirmeler sayesinde işler yürür dersek daha doğru olabilir. Bu işlerin planlı olarak yapılması ve takip edilebilmesi adına, iş açılması gerekir. Çeşitli ürünler vasıtası ile ilgili kişilere işler verilir. Bunlardan başlıcaları: JIRA, Teamwork, Basecamp ve Zendesk, Daha detaylı bir liste için: http://en.wikipedia.org/wiki/Comparison_of_issue-tracking_systems
Hakan’ın tarifi ise:
JIRA, TFS gibi platformlarda (excel’de satır satır da tutulabilir) yazılım tarafında yapılacak işlerin teknik açıdan detaylandırılıp yazılım ekibine iletilmesi. Bu işler daha sonra zaman, efor gibi yönlerden evaluate edilip sürüm planlanıyor.
Stage’de, Stage’e Aldık, Stage Nedir? Stage Ortamı Nedir?
Kelime anlamı olarak stage, “sahne” demek. “Staging site”, temel olarak test ortamına alma, yeni site sürümünü almadan önce son kez kalite kontrol yapılan yer esasında. Örneğin, siteye bir kod koymadan önce, tasarımsal değişikliğe gitmeden önce “stage” ortamına alırsınız ki, herhangi bir sıkıntı varsa yayına girmeden önce müdahale etme şansınız olsun. Aslında “prova” gibi düşünebilirsiniz. Stage için ayrı bir server olması daha makbuldur (Staging Server) Yapılan geliştirmeler önce bu server da test edilip, daha sonra canlıya (live etme) alınır. Bu terim (canlıya alma) siteyi yayına alma anlamında kullanılıyor.
Sprint Nedir ?
Belli bir zaman süresinde yapılacak işlerin tamamı sprint. Başlangıç ve Bitiş Tarihleri belli, ekibin yapması gereken işler belli oluyor. Örneğin: 16-20 ekim tarihleri arasında, Google Analytics E-Ticaret Kodlarının siteye eklenmesi. Bu iş Sprint 18 diye geçiyor. “Bize Ulaşın” sayfa tasarımının değişmesi yine Sprint 18′de olabiliyor ve yine aynı tarih aralığında. “Sprint” tanımı kabaca bu şekilde. Iteration (İterasyon) olarak da bilinir.
Deploy Etmek, Deploy Ediliyor, Deployment Nedir?
Yukarıda anlatılan Sprintler sonunda, gerçekleşen işleri artık siteye yüklemek gerekiyor. Siteye yükleme işi “deployment” olarak adlandırıyor. Canlıya almak, live etmek yine deploy etmek anlamında kullanılan benzer kelimeler. Sprint 18 i sitede yayına almak, deploy etmek oluyor. Deployment bu işlerin son hali esasında. Stage’e de deploy etmek diyoruz mesela. Deploy etmek – o sprint’in içindeki kodları herhangi bir ortamda yayına almak.
Hot Fix Nedir?
İlgili ürün veya sitede bulunan bellirli bir problemin hızlı çözümüdür. Genel olarak hot fixler durum hakkında kesin yargıya sahiptir. Quick fix olarak da bilinen terim, hız gerektirdiğinden riskleri de beraberin getiriyor. Geliştiricler, genellikle hızlı değişiklikeri canlı da (live ortamda) yaparlar, bu durumda anlık kayıplara (ciro veya erişim) neden olabilir.
Development Sürecini Özetlemek Gerekirse
Taleplerinizi IT ekibine “iş açarak” iletiyorsunuz. IT ekibi işleri takvime koyuyor, sprintlerin içine ilgili işleri atıyor. Development ekibi üzerine çalıştıktan sonra, yapılan geliştirmeler stage ortamında test ediliyor. Eğer herşey yolunda giderse siteye deploy ediliyor. Stage ortamında gözden kaçmış hata ve düzeltmeler daha sonra acil ise hot fix ile hızlıca düzeltiliyor.
Alıntı:
http://www.gorkemunel.com/kategori/it-terimleri/
12 Nisan 2014
Google Chrome'da dikey scroll okları geri geldi
Google Chrome'un 32. versiyonunda dikey scroll okları kaldırılmıştı, kalınlığı da ince yapılmıştı. Yeni yayınlanan 34. versiyon ile dikey scroll okları tekrar geri geldi ve kalınlaştırıldı. Artık sitelerde dikey olarak daha rahat edebileceğiz.
Windows 8'de Start menüsünün kaldırılıp tekrar geri getirilmesi gibi bir gelişme oldu.
Tabulaşmış, faydası ve kolaylığı tartışmasız olan işlevleri değiştirmek imkansız gibi.
Alıntı:
http://www.ghacks.net/2014/02/28/chrome-34-brings-back-scroll-arrows-windows-better-password-field-handling/
Windows 8'de Start menüsünün kaldırılıp tekrar geri getirilmesi gibi bir gelişme oldu.
Tabulaşmış, faydası ve kolaylığı tartışmasız olan işlevleri değiştirmek imkansız gibi.
Alıntı:
http://www.ghacks.net/2014/02/28/chrome-34-brings-back-scroll-arrows-windows-better-password-field-handling/
27 Mart 2014
TinyMCE - TinyMCE 4.x.x jQuery package ile kullanım
TinyMCE kütüphanesinin jQuery paketi entegre çalışan sürümünü kullanmak, aşağıdaki gibidir:
Önce gerekli scriptleri eklenir:
<script src="/js/jquery-1.10.2.js" type="text/javascript"></script>
<script src="/js/tinymce/tinymce.min.js" type="text/javascript"></script>
<script src="/js/tinymce/jquery.tinymce.min.js" type="text/javascript"></script>
Sonra tinymce fonksiyonunu çağrırarak editör'ün gösterilmesi ve set edilmesi sağlanır:
...
<script type="text/javascript">
$(document).ready(function () {
$(".editorTinyMCE").tinymce({
theme: 'modern'
, encoding: 'xml'
});
});
</script>
...
Asp.net sayfasındaki(.aspx) input elementinin bulunduğu kısmı:
...
<table>
<tr>
<td valign="top">
Uzun İçerik
</td>
<td>
<asp:TextBox runat="server" ID="txtUzunIcerik" TextMode="MultiLine" Columns="50" Rows="10" CssClass="editorTinyMCE"></asp:TextBox>
</td>
</tr>
</table>
...
Yıkarıdaki kodda "editorTinyMCE" adındaki css class'ına ait DOM input elementinin editöre dönüşümü sağlanmış oluyor. encoding:'xml' tanımı ile de asp.net webform sayfasında oluşan "A potentially dangerous Request.Form value was detected" hatasını engellemiş oluyoruz. input değeri encode edilmiş şekilde sunucu tarafına post edilir. Asp.net sayfasının sunucu tarafında ise orjinal değeri(html encode yapılmamış) elde edebilmek için ise şu şekilde dönüşüm yapılabilir;
...
duyuru.UzunIcerik = HttpUtility.HtmlDecode(txtUzunIcerik.Text);
...
Veritabanında değeri alıp, .aspx sayfasında gösterim için şu şekilde yapılır:
...
txtUzunIcerik.Text = HttpUtility.HtmlDecode(record.UzunIcerik);
...
postback işleminden sonra tekrar geri gönderimde tinyMCE editöründe düzgün şekilde görünmesi için HtmlDecode yapılması gerekmektedir:
...
txtUzunIcerik.Text = HttpUtility.HtmlDecode(txtUzunIcerik.Text); // encode olarak gelen veri tekrar dönüştürülüyor
...
Kaynaklar:
http://stackoverflow.com/questions/21434388/how-do-i-use-tinymce-jquery-package-and-what-is-the-difference-with-tinymce-jque
http://myprogrammingblog.com/2012/03/05/how-to-setup-tinymce-using-asp-net-c-how-to-customize-tinymce-buttons/
http://blog.tentaclesoftware.com/archive/2012/05/21/asp-net-4-0-tinymce-and-ldquoa-potentially-dangerous-request.aspx
http://www.codedigest.com/Articles/ASPNET/319_Using_TinyMCE_Editor_in_ASPNet.aspx
Önce gerekli scriptleri eklenir:
<script src="/js/jquery-1.10.2.js" type="text/javascript"></script>
<script src="/js/tinymce/tinymce.min.js" type="text/javascript"></script>
<script src="/js/tinymce/jquery.tinymce.min.js" type="text/javascript"></script>
Sonra tinymce fonksiyonunu çağrırarak editör'ün gösterilmesi ve set edilmesi sağlanır:
...
<script type="text/javascript">
$(document).ready(function () {
$(".editorTinyMCE").tinymce({
theme: 'modern'
, encoding: 'xml'
});
});
</script>
...
Asp.net sayfasındaki(.aspx) input elementinin bulunduğu kısmı:
...
<table>
<tr>
<td valign="top">
Uzun İçerik
</td>
<td>
<asp:TextBox runat="server" ID="txtUzunIcerik" TextMode="MultiLine" Columns="50" Rows="10" CssClass="editorTinyMCE"></asp:TextBox>
</td>
</tr>
</table>
...
Yıkarıdaki kodda "editorTinyMCE" adındaki css class'ına ait DOM input elementinin editöre dönüşümü sağlanmış oluyor. encoding:'xml' tanımı ile de asp.net webform sayfasında oluşan "A potentially dangerous Request.Form value was detected" hatasını engellemiş oluyoruz. input değeri encode edilmiş şekilde sunucu tarafına post edilir. Asp.net sayfasının sunucu tarafında ise orjinal değeri(html encode yapılmamış) elde edebilmek için ise şu şekilde dönüşüm yapılabilir;
...
duyuru.UzunIcerik = HttpUtility.HtmlDecode(txtUzunIcerik.Text);
...
Veritabanında değeri alıp, .aspx sayfasında gösterim için şu şekilde yapılır:
...
txtUzunIcerik.Text = HttpUtility.HtmlDecode(record.UzunIcerik);
...
postback işleminden sonra tekrar geri gönderimde tinyMCE editöründe düzgün şekilde görünmesi için HtmlDecode yapılması gerekmektedir:
...
txtUzunIcerik.Text = HttpUtility.HtmlDecode(txtUzunIcerik.Text); // encode olarak gelen veri tekrar dönüştürülüyor
...
Kaynaklar:
http://stackoverflow.com/questions/21434388/how-do-i-use-tinymce-jquery-package-and-what-is-the-difference-with-tinymce-jque
http://myprogrammingblog.com/2012/03/05/how-to-setup-tinymce-using-asp-net-c-how-to-customize-tinymce-buttons/
http://blog.tentaclesoftware.com/archive/2012/05/21/asp-net-4-0-tinymce-and-ldquoa-potentially-dangerous-request.aspx
http://www.codedigest.com/Articles/ASPNET/319_Using_TinyMCE_Editor_in_ASPNet.aspx
18 Mart 2014
Highcharts - Grafik üzerinde yerel saate göre gösterim yapılması
Highcharts js grafik kütüphanesi ile grafik çizildiğinde, tanımlanan tarih bilgileri +0.0 saat bölgesine göre gösterir. Bunun yerine yerel yani local zamana göre gösterim için useUTC: false şeklinde tanımlama yapmak gerekmektedir.
Örnek kullanım:
$(function () {
Highcharts.setOptions({ // This is for all plots, change Date axis to local timezone
global : {
useUTC : false
}
});
}
);
Kaynak:
http://api.highcharts.com/highcharts#global
http://jsfiddle.net/VrJN2/
http://forum.highcharts.com/highcharts-usage/highcharts-dateformat-bug-t7679/
Örnek kullanım:
$(function () {
Highcharts.setOptions({ // This is for all plots, change Date axis to local timezone
global : {
useUTC : false
}
});
}
);
Kaynak:
http://api.highcharts.com/highcharts#global
http://jsfiddle.net/VrJN2/
http://forum.highcharts.com/highcharts-usage/highcharts-dateformat-bug-t7679/
03 Mart 2014
SQL Server - Veritabanı ismini değiştirme esnasındaki hata
Veritabanını değiştirme işlemi yaparken
"Unable to rename [database] ..."
şeklinde hata aldım. Veritabanını tek kullanıcı moduna getirip işlem yapılabiliyor. İşlemi yaptıktan sonra tekrar çok kullanıcı moduna geçirilir.
Bunun için aşağıdaki script ile işlem yapılabilir:
Alıntı:
http://michaeljswart.com/2010/04/forcefully-rename-a-sql-server-database/
http://developlop.com/2012/05/sqlde-unable-to-rename-database-sql-server-hatasi/
http://www.mssqltips.com/sqlservertip/1122/how-to-rename-a-sql-server-database/
"Unable to rename [database] ..."
şeklinde hata aldım. Veritabanını tek kullanıcı moduna getirip işlem yapılabiliyor. İşlemi yaptıktan sonra tekrar çok kullanıcı moduna geçirilir.
Bunun için aşağıdaki script ile işlem yapılabilir:
ALTER DATABASE [old_name] SET SINGLE_USER WITH ROLLBACK IMMEDIATE GO ALTER DATABASE [old_name] MODIFY NAME = [new_name] GO ALTER DATABASE [new_name] SET MULTI_USER GO
Alıntı:
http://michaeljswart.com/2010/04/forcefully-rename-a-sql-server-database/
http://developlop.com/2012/05/sqlde-unable-to-rename-database-sql-server-hatasi/
http://www.mssqltips.com/sqlservertip/1122/how-to-rename-a-sql-server-database/
27 Şubat 2014
Şekilsel Gösterimler ve Resimler
SQL Join ifadelerinin nasıl sonuç verdiğini gösteren güzel bir resim:
SQL Injection süreci:
Planlamalar ve Yaşananlar:
Web ve DB sunucularını Load balancer ile ayarlama
Kaynak:
http://msmvps.com/blogs/omar/archive/2006/08/28/cost-effective-failsafe-2-server-load-balanced-web-amp-amp-db-servers.aspx
--
Steve Jobs, ailesinin garajında Steve Wozniak'la birlikte 'tarih yazmaya' 30 günde 50 bilgisayar üreterek başladılar.
1975 yılında Bill Gates ve Paul Allen, geleceğin en büyük teknolojisini bir garajda kurdular.
Stanford'da okuyan Larry Page ve Sergey Brin, 1998'de Google kurmaya burada karar verdiler.
HP de, 1939'da bu garajda kurulmuştu. Ve sadece 538 dolar harcadılar...
--
Mysql Mimarisi:
--
Şifreleme Türleri:
--
Yazılım Dillerinin Çıkış Yılları
--
Agile Development
--
Voice Over IP
--
Asp.net Mvc request life cycle
--
20 Şubat 2014
Sistem - Excel'in Limitleri
Max. Rows
|
Max. Columns
|
Max Columns by letter
| |
Excel 2010
|
1,048,576
|
16,384
|
XFD
|
Excel 2007
|
1,048,576
|
16,384
|
XFD
|
Excel 2003
|
65,536
|
256
|
IV
|
Excel 2002 (XP)
|
65,536
|
256
|
IV
|
Excel 2000
|
65,536
|
256
|
IV
|
Excel 97
|
65,536
|
256
|
IV
|
Excel 95
|
16,384
|
256
|
IV
|
Excel 5
|
16,384
|
256
|
IV
|
http://news.office-watch.com/t/n.aspx?articleid=1408&zoneid=9
http://office.microsoft.com/en-us/excel-help/excel-specifications-and-limits-HP010342495.aspx
http://superuser.com/questions/366468/what-is-the-maximum-allowed-rows-in-a-microsoft-excel-xls-or-xlsx
15 Şubat 2014
Sektörel - Analitik 3.0'ı sindiremeyen iş süreçlerini iyi kavrayamaz
Dünya Gazetesi yazarlarından Dr. Rüştü Bozkurt ise analitik 3.0 içine sindirememiş işadamının kendi iş süreçlerini iyi kavrayamayacağını dile getirdi. Bozkurt, şunları söyledi: "Peki nedir bu analitik 1.0, 2.0 ve 3.0? Eğer siz işinizle ilgili verilere dayalı karar veriyorsanız yani alışkanlıktan analize geçtiyseniz, bu analitik 1.0'dır. Maalesef Türkiye'deki işletmelerin yüzde 90'ı bu seviyede değil. Analitik 2.0, büyük veriyi ehilleştirerek bunun içinde kendi işinize yarayan bilgileri ayıklayabilecek düzeye gelinmesidir. Analitik 3.0 ise; Eğer siz bu verileri aldıktan sonra bu bilgileri ürünün içine sindirip, farklılaştıramıyorsanız size gelecek hakkı yoktur."
Alıntı:
http://www.istekobi.com.tr/kobi-bilgi-merkezi/haberler/gaziantep-buyumesini-data-ve-bulut-bilisimle-surdurecek-h23457.aspx
Alıntı:
http://www.istekobi.com.tr/kobi-bilgi-merkezi/haberler/gaziantep-buyumesini-data-ve-bulut-bilisimle-surdurecek-h23457.aspx
01 Şubat 2014
Sektörel - Fiyat, zaman ve teknoloji transferi
“Bizim tavrımız net, Tabii ki Türkiye NATO üyesi bir ülke, Suriye sınırında NATO’nun Partiotları var. Bu bir tarafa. Ancak şunu da bilmek durumundayız, Türkiye bulunduğu bölge dolayısıyla savunma sanayini güçlü tutmak zorunda olan bir ülke. Böyle bir ülke savunma ihtiyacını ticari bir mesele olarak ele alamaz. Bizi bağımlılıktan kurtaracak politikalar izlemeye hakkımız var, buna mecburuz. Bir baraj inşaatında bile finans kurumları sizi finanse etmekten vazgeçebiliyor. Öne alacağımız üç mesele var. Fiyat, zaman ve teknoloji transferi. Özellikle teknoloji transferi ve Türkiye’de üretim konusunu dikkate alarak değerlendiriyoruz. Bunları açıklıkla anlatınca anlıyorlar. Nitekim teklifi yenileyelim diyorlar. ”
Abdullah GÜL
Alıntı:
http://haber.stargazete.com/politika/gul-miti-tartismak-yanlis/haber-837407
Abdullah GÜL
Alıntı:
http://haber.stargazete.com/politika/gul-miti-tartismak-yanlis/haber-837407
30 Ocak 2014
Sektörel - Türk firmaları yeterliliğe sahip
Teknoser Genel Müdürü Esra Öztezcan, Türk firmaları için çözümün yabancı şirketlerde yatmadığını söyledi
Türkiye genelinde 65 hizmet noktasıyla IT alanında hizmet veren Teknoser, büyüme hızıyla doğru orantılı olarak esnekliğini de artırıyor. Türkiye’nin organizasyonel davranış alanında uzmanlaşan az sayıdaki yöneticilerinden biri olan Teknoser Genel Müdürü Esra Öztezcan, iş dünyasının alışık olmadığı bir yönetim şekliyle başarısını sürekli artırırken, Türkiye’deki IT altyapısının ihtiyaçlarını da yakından takip ediyor.
Türkiye’deki IT sektörünün gelişimini ntvmsnbc’ye anlatan Öztezcan, artan hizmet kalitesi ve esneklik ile altyapının sürekli geliştiğini belirtirken, yerel firmaların beklediği kesin çözümün yabancı firmalarda yatmadığına dikkat çekti.
Organizasyonel davranışları analiz etmek çalışanın motivasyonu ve şirket kültürünün gelişmesinde ne gibi etkiler doğuruyor? Bu alanda uzman bir yönetici olarak organizasyonel davranışın önemini nasıl ifade edebilirsiniz?
İnsanı anlamakla başlıyor aslında her şey. Ve kendinizi her bir çalışanın yerine koymakla... Çalıştığımız şirketten neler bekleriz? Duygularımızı harekete geçiren sebepler nelerdir? Heyecan, korku, hırs bile olumluya çevrilebilir. Yeter ki her çalışana birey olarak kendisine saygı duyulduğunu, fikirlerine önem verildiğini, toplama faydasını hissettirebilelim.
Hepimiz fark edilmek, sesimizin duyulduğunu hissetmek istiyoruz. Ekibin ve başarının parçası olmak istiyoruz. Bunun için yapmamız gerekenlerin “doğru” tarifi önemli. Tanımlı beklenti, tanımlı hedef, doğru ve açık iletişim burada devreye giriyor. Bir süre sonra duyguları, tepkileri, heyecanları anlamaya ve her tanıştığınız insanda farklılıkları keşfetmeye çalışıyorsunuz. Bu yaklaşımın doğal refleks olduğu bir kültür yaratmak oluyor bütün hedefiniz.
Müşterilerimiz, çalışanlarımız, yöneticilerimiz, tedarikçilerimiz, rakiplerimiz tabii ki kurumlar ön planda, ama arka tarafta “insan” var. Bir eğitim fırsatım daha olsa, mutlaka psikoloji okurdum. İnsanı anlamak her şeyin başı ve maalesef en zoru.
Organizasyonel davranış da bu başlıklardan bir tanesi ve benim kendimi adadığım yönetim şekli. Davranışın nedenini çözmeden ilerlemek mümkün olmuyor. Daha verimli organizasyonel adımlar için “yaptım oldu” değil, “inandırdım, ikna ettim, olacak” güvenini yaşamalıyız. Oldukça emek yoğun bir süreç bu.
Cisco ve Microsoft gibi önde gelen firmalarda yıllarca çalıştınız. Bugün Teknoser'in Genel Müdürü konumundasınız. Geride bıraktığınız süreçte sizi en çok zorlayan ve en çok tecrübe kazandıran basamaklar ne oldu?
Ben hep biriktirmeye odaklandım. Ne istediğim kadar ne istemediğimi de tanımladım. “Sürdürülebilir başarı” kavramı geliştirdim kendi kendime. Yani altyapı sağlam olmalı, aldığımız görevi nasıl yapacağız diye değil, nasıl daha iyisini başarabiliriz diye düşünüyor olacağız. Kendi sınırlarımızı zorladığımızda ortaya çıkan sonuç daha motive edici ve bir sonraki başarı için ümit verici oluyor. Her zorluk bizi daha da mücadeleci yapıyor, her başarı da bir sorumluluk getiriyor beraberinde. Bu bir paket, yalnızca “başarı” kısmını alayım diye bir şey yok. Zorluklar ve sorumluluklar bir sonraki adım için gerekli. Zaten gelişim de bunun sonucunda ortaya çıkıyor. Ben kendimi “emekçi” olarak tanımlıyorum. Hedefi belirledikten sonra, sabırla emek vermeye başlıyorum ve bir şeyi elde ettiğim gün etrafımdaki ortak görüşün “hak etti” olması için çalışıyorum aslında. Emek vermeden, zaman harcamadan, hatta zorluk yaşamadan gelen başarıların mutluluğu hep eksik benim için.
22 yıllık iş hayatına dönüp baktığımda tüm zorluklar için, acılar için tecrübeler için minnettarım diyebilirim. En çok zorlandığım konu ise hep aynı: hem bu kadar insan odaklı olup, hem de sonuç odaklı olmayı aynı anda başarmaya çalışmanın zorluğu.
‘SANAL GÜVENLİK FARKINDALIĞI ARTIYOR’
Teknoser, veri merkezlerinin bakımı gibi iş ortaklarının özelleştiği alanlarda da kendisini geliştiriyor. Yeni alanlara odaklanırken Teknoser'in şirket kültürü ve organizasyon yapısını korumayı nasıl başarıyorsunuz?
Aslında yeni alanlara yani sistem entegratör tarafına odaklanırken, hem organizasyon yapısını değiştirdik, hem de şirket kültürünü dönüştürüyoruz. Tabii ki hep daha iyiyi hedefliyoruz. Değişen iş modelleri ile birlikte tüm paydaşların “mutlu olma” tanımları da değişiyor. Her büyüyen şirket gibi biz de bir dönüşüm geçiriyoruz. Kolay olmuyor ama sonuçları ortada.
Türkiye'de Teknoser'in de fazlasıyla hizmet verdiği finans sektörü başta olmak üzere birçok sektörde firmalar yabancı şirketlerin IT hizmetlerini tercih ediyor. Teknoser'in IT alanında giderek güçlenmesi Türkiye'nin teknik bilgi açığını kapatmasına yardımcı oluyor diyebilir miyiz?
Yerel firmalara olan güven, sektörde son 5 yılda birkaç firmanın yaşadıkları dolayısıyla sarsılmıştı. Ancak müşterilerimiz bence yabancı firmaların da çözüm olmadığını gördü . Hizmet veren firmada aranan özelliklerin başında tabii ki hizmet kalitesi geliyor ama hemen arkasından da esneklik ve hız yer alıyor. Benim küresel firmalardan sonra yerel firmalarda çalışmaya başlayınca kendimi bulmamın ve keşfetmemin sebebidir bu. Hiçbir sürece müdahale edemediğiniz durumda gelişim ve düzelme mümkün olmuyor. Halbuki alınacak IT hizmetinin standartları dahilinde farklı farklı modelleri çıkarılabilir ve her müşteri kendi tarifini ortaya koyabilir. İşte buna cevap verebilmek önemli. Hem de hızla... 5 onay mekanizmasına gerek kalmadan iyileşmeye evet demekten bahsediyorum. Dozunda kurumsallık diyorum.
Teknoser belki de şu anda, Türkiye’nin en çok envantere hizmet veren IT şirketi. İşte bu büyüklük bizim enerjimizi ve esnekliğimizi almasın diye çalışıyorum. Finansal açıdan güçlü, EBİTDA’sına odaklanan, operasyonel verimlilik için sürekli kafa yoran yerel bir şirket her zaman tercih edilecektir. Biz müşterilerimizi daha iyi anlayan olacağız.
Teknoser güvenlik alanında da teknoloji danışmanlığı ve hizmetleri sunuyor. Kablosuz ağlar ve veri trafiğinin korunması konusunda Türk firmaların yeterince bilinçli olduğunu söyleyebilir misiniz?
Mobilitenin yaygınlaşması ve kablosuz ağların yayılması ile firmalarda farkındalık zorunlu olarak oluşmaya başladı. Özellikle bankalarda ve holding yapılarında, NAC (Network Access Control) temelli sistemlerde artış gözleniyor. Önümüzdeki senelerde müşterilerimizin büyük bir kısmında kablolu ve kablosuz ağ güvenliği standart haline gelecektir.
POS sistemlerinin ardından Teknoser’in en çok çözüm sunduğu alanlar hangileri? Türkiye’deki IT yapısının güçlenmesiyle firmalar en çok hangi alanlarda yardım talep ediyor?
Özellikle kablosuz ağ yapılandırması, NAC, video konferans sistemleri, IP telefon projeleri, sanallaştırma, veri depolama sistemleri ve tüm bu çözümlerin hizmet tarafı (danışmanlık, kurulum ve bakım) odaklandığımız ve kendimizi geliştirdiğimiz alanlar. Hizmet tarafında dış kaynaklı personel ve saha bakım işleri müşterilerimizin bize en çok ihtiyaç duyduğu alanlar oluyor.
‘SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ TALKİP EDEN ŞİRKETLER KAZANACAK’
Türkiye'de girişimciler aşırı sabırsız; yöneticiler de minimum çalışan maksimum kar düşüncesini fazlasıyla yansıtıyor. Siz öne çıkan bir lider olarak Türkiye'nin girişimci-yönetici tablosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben her zaman sürdürülebilirlikten yanayım. Girişimci de, yönetici de kısa dönem hedefleri gerçekleştirmeye odaklanırsa, sürdürülebilirliği kim düşünecek? Yalnızca girişimciyi mutlu etmeye çalışan yönetici figürü maalesef çok yaygın. Ancak her iki tarafın rollerini ve karşılıklı beklentilerini iyi tanımlayamadıkları durumda, sürdürülebilirliği riske atmadan kararlar alınabilir. Diğer sektörler hakkında bir şey söyleyemem, ama hizmet ağırlıklı IT firmalarında kısa dönemli bakış açıları ve yönetim tarzı tüm sistemi tehlikeye sokar. Bizim gibi yetkinlik seviyesi yüksek çalışan profillerle çözüm firmalarının girişimcileri de sabırsız olamaz, yöneticileri de minimum maliyet, maksimum kar diye düşünemez. Her iki taraf da bilir ki bu bir yatırım ve sabır işidir.
2012'nin ortasında Teknoser'in başına geçtiniz ve 2013'te koyduğunuz yüzde 70 büyüme, yüzde 130 olarak gerçekleşti. Kısa zamanda bu başarının elde edilmesindeki sır nedir?
Hayali doğru kurmak, hedefi doğru koymak, odaklanmak ve bunun bir takım işi olduğunu bilmek. Ve şans!
2015’e uzanan planları belirlemiş durumdasınız. Teknoser 2015 sonunda nasıl bir performans bekliyor?
Önce tabii 2014 var önümüzde. Çok zor bir yıl olacak ve beraberinde fırsatlar da sunuyor olacak. Ebitda bazında yüzde 40 büyüme hedefi koyduk bu yıl. Pazardaki değişimlere ve fırsatlara açık olup, anlık tepki üretebilmek üzere kuruyoruz 2014 stratejimizi.
2015 sonunda pazardaki Teknoser algısının: “ Etrafında yarattığı ekosistem ile tüm paydaşlarına en yenilikçi, esnek ve rekabetçi bilgi ve iletişim teknolojileri çözümleri üretebilen, profesyonel hizmet yetkinlikleri, yaygın saha hizmetleri, proje yönetimi ve finansman kabiliyetleri ile ulusal ve uluslararası iş ortakları tarafından tercih edilen; müşterilerinin iş hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayan, sürdürülebilir büyümesini kanıtlamış lider sistem bütünleştirici” olması için tüm çabamız.
Rekabet ağır olacak, başarı tanımı sürekli daha zorlayıcı olacak, ekonomik, politik değişimler yoğun olacak, bunların hiçbiri sürpriz değil.
Sürdürülebilirliğin peşinden giden, gelişmekten ve geliştirmekten vazgeçmeyen, çaba harcamaktan yorulmayan şirketler her zaman kazanacaklar.
Alıntı:
http://www.teknolojigundem.com/internet-haberleri/turk-firmalari-yeterlilige-sahip-570076.htm
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)